Ofis GSM: +90 (541) 274 88 08 - Telefon: +90 (216) 573 00 88 (pbx)

BOŞANAN KADININ BOŞANDIĞI EŞİNİN SOYADINI KULLANMASI

 

 

Makale İçeriği

 

1. Boşanılan Eşin Soyadı Hangi Hallerde Kullanılır?

2. Boşanılan Kocanın Soyadını Kullanmak İçin Nasıl İzin Alınır?

3. Dava Zamanaşımı Süresi Nedir?

4. Görevli Mahkeme Hangi Mahkemedir?

5. Yetkili Mahkeme Hangi Mahkemedir?

6. Yargıtay Kararları Işığında Boşanılan Eşin Soyadının Kullanılması

 

Hukukumuzda kadın evlenmekle birlikte kocasının soyadını alır. Bu husus Türk Medeni Kanunu’nun 187. maddesinde açıkça ifade edilmiştir.

·      Madde 187-Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır.

Boşanma halinde, boşanma kararının kesinleşmesiyle kadın, evlilik öncesinde kullandığı soyadını yeniden alır.

·   Madde 173-Boşanma hâlinde kadın, evlenme ile kazandığı kişisel durumunu korur ancak,        evlenmeden önceki soyadını yeniden alır.

1. Boşanılan Eşin Soyadı Hangi Hallerde Kullanılır?

Kural; boşanmayla birlikte kadının evlilik öncesinde kullandığı soyadına geri dönmesi ise de boşanmış olmalarına rağmen kadın bazı hallerde sosyal ve ekonomik hayatını ilgilendiren sebeplerle evlilik birliği içinde kullanmış olduğu kocasının soyadını kullanmaya devam edebilir. Bu durum kadının istemine bağlı olup bu hususta bir talebinin bulunması gerekmektedir.

Madde 173/2-Kadının, boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa, istemi üzerine hâkim, kocasının soyadını taşımasına izin verir.

(1) Kadının menfaati olmalıdır; Maddeden de anlaşıldığı üzere kadın öncelikle, boşandığı kocasının soyadını kullanmaya devam etmesinde menfaati olduğunu ispatlamalıdır, madde hükmünde yer verilen “menfaat” somut olayın koşullarına göre değişkenlik gösterebilecektir. Örneklemek gerekirse kadının diplomasında, tezlerinde, eserlerinde eski eşin soyadının yazması; kadının iş hayatında kocasının soyadı ile tanınmış olması kocasının soyadını kullanmakta kadının menfaatinin bulunduğunu gösterir.

(2) Boşanılan eşe zararı olmamalıdır; Hukuk düzeni kadının menfaatlerini koruduğu kadar erkeğin menfaatlerini de koruduğundan istemde bulunan kadın tarafından, soyadının kullanılması halinin boşanılan eşe bir zararı dokunmayacağı hususu ispatlanmalıdır. Sayılan koşulların ispat edilmesi halinde hâkim, kadına eşinin soyadını kullanması için izin verebilir. Burada boşanılan koca, soyadının kullanılmasına açıkça rıza verebilir ve vermiş olduğu bu rızayı koşulların değişmesi halinde geri alarak, kadına verilen iznin geri alınmasını talep edebilir. Bu durumda koşulların değişmesiyle kadının menfaatinin kalmadığını ve kendisinin zarar gördüğünü ispat yükü erkektedir.

·      Madde 173/3-Koca, koşulların değişmesi hâlinde bu iznin kaldırılmasını isteyebilir.

2. Boşanılan Kocanın Soyadını Kullanmak İçin Nasıl İzin Alınır?

Kadının kocasının soyadını kullanmaya devam etme talebi boşanma davası içinde ya da boşanmadan sonra ayrı bir dava ile ileri sürülebilir. 

Boşanma davasıyla birlikte ileri sürülebilir; Birinci yol; kadın, kocasının soyadını kullanmaya devam etme istemini boşanma davasıyla birlikte ileri sürebilir. Kocasının soyadını kullanmakta menfaati olduğunu ve bu durumun kocasına bir zarar vermeyeceğini ispat ederse hakim, kocasının soyadını kullanmaya devam etmesine karar verebilecektir. Bu durumda erkeğin gerekçe göstermeden rıza göstermemesi davanın seyrini değiştirmez; soyadının kullanılmasının kendisine zarar verdiğini ya da verebileceğini ispat etmesi gerekmektedir.

Ayrı bir dava açılabilir; İkinci olarak; kadın boşanma davasından sonra ayrı bir dava ile kocanın soyadını kullanma isteminde bulunulabilir. Bu davada da yukarıda saydığımız koşulların ispat edilmesi gerekecektir. Burada sebepleri değerlendirme yetkisi hakimdedir, gerekçeleri ikna edici bulması halinde davayı kabul ederek kadının, kocasının soyadını kullanmasına izin verebilecek; aksi kanaatte olursa davayı reddedebilecektir.

3. Dava Zamanaşımı Süresi Nedir?

Bu davanın açılması boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıllık zamanaşımına bağlıdır. Dolayısıyla boşanma kararının kesinleşmesinden 1 yıl geçmeden istemde bulunulmalı ve dava açılmalıdır.

Madde 178-Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

Maddede zamanaşımından bahsedilmiş olup hak düşürücü süre söz konusu değildir; Bu sebeple kadın, boşanma kararının kesinleşmesinin üzerinden 1 yıl geçse de dava açılarak talepte bulunulabilir. Ancak davalı taraf zamanaşımı (def’i) ileri sürebilir. Davalı taraf ileri sürmedikçe hakim zamanaşımını kendiliğinden gözetemez.

4. Görevli Mahkeme Hangi Mahkemedir?

Kadının boşandığı eşin soyadını taşımaya devam etmesine dair talebi boşanma davasının içerisinde ileri sürülmüş ise tabiatıyla boşanma davasına bakan Aile Mahkemesi veya o yerde Aile Mahkemesi kurulmamış ise bu konuda görevlendirilen Asliye Hukuk Mahkemesi bu talep hakkında da diğer taleplerle birlikte bir karar verecektir. Ancak bu talep boşanma davası içerisinde ileri sürülmez ise ayrı bir dava olarak açılması gerekecek olup görevli mahkeme yine aile mahkemesi veya o yerde Aile Mahkemesi kurulmamış ise bu konuda görevlendirilen Asliye Hukuk Mahkemesi olacaktır.

5. Yetkili Mahkeme Hangi Mahkemedir?

Yetkili Mahkeme konusunda da ikili ayrıma gidilmesi gerekmekte olup bu talep boşanma davası içerisinde ileri sürülür ise boşanma davasının yetki kurallarına bağlı olacaktır. Boşanma davası içerisinde ileri sürülmeyip boşanma kararı kesinleştikten sonra ayrı bir dava olarak açılır ise yetkili mahkeme ise davalının yani eski eşin ikametgahı mahkemesidir.

6. Yargıtay Kararları Işığında Boşanılan Eşin Soyadının Kullanılması

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2012/20089 E., 2013/14380 K. Sayılı 27.05.2013 tarihli kararı;

 

Boşanma halinde kadın, evlilik ile kazandığı kişisel durumunu korur, ancak evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. Kadının boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa, istemi üzerine hâkim, kocasının soyadını taşımasına izin verir (TMK.md.173). 

Boşanan kadının, evliliğin sona ermesinden sonra kocasının soyadını taşımasına imkân tanıyan bu hükmün amacı, kadının sosyal durumunu korumasını sağlamaktır. Bir başka ifade ile kadın evlilik soyadı ile tanınmış ve isim yapmış ise kocanın soyadını kullanmakta menfaati olduğunun kabulü gerekir.

Toplanan delillerden mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davacının boşandığı kocasının soyadını kullanmasının davalıya bir zarar vermediği, davacının iş ve sosyal yaşamında kocasının soyadıyla tanınıp bilindiği, bu nedenle kocanın soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu anlaşılmakla isteğin kabulü yerine yazılı şekilde reddi doğru bulunmamıştır.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2015/12024 E., 2015/13284 K. Sayılı 23.06.2015 tarihli kararı;

“Mahkemece, “davacının boşandıktan sonra da eşinin soyadını kullanmasına izin verilmiş” tir. Gerekçe olarak “tarafların boşanmalarına ilişkin kararla ortak çocuklarının velayetinin davacıya bırakıldığı, ilköğretim ve lise çağında bulunan çocukların soyadının, annelerinin soyadından farklı olmasının, çocuklar için telafisi imkânsız sorunlara sebep olabileceği, bu sebeple davacının, boşandığı kocasının soyadını kullanmasında menfaatinin bulunduğu” gösterilmiştir.

Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanan kadın, boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğunu ve bunun kocaya zarar vermeyeceğini ispatlaması halinde istemi üzerine kocasının soyadını kullanmasına verilir (TMK. m.173/2). Tarafların boşanmalarına ilişkin karar 14.10.2014 kesinleşmiş, işbu dava ise 21.10.2014 tarihinde açılmıştır. Yasal düzenlemeye göre, davacı, boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğunu ispat etmelidir. Çocukların menfaatinin olması yeterli değildir. Gösterilen gerekçe, menfaat olgusunun varlığı için yeterli kabul edilmesi durumunda, ebeveynleri boşanmış olan bütün çocuklar için aynı durumun söz konusu olması gerekir. Oysa, Kanun, çocukların değil, kadının menfaatinin varlığını esas almıştır. Davacı, gösterdiği delillerle boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu ispat edememiştir. O halde, davanın reddi gerekirken yetersiz gerekçe ile isteğin kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamıştır.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2021/7518 E., 2021/9872 K. Sayılı 21.12.2021 tarihli kararı;

“Somut uyuşmazlıkta tarafların 2006 yılında evlendikleri, 2009 doğumlu ... ve ... isimli ikiz ortak çocuklarının dünyaya geldiği ve 2011 yılında Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma protokolü kapsamında tarafların karşılıklı kabulü ile kadının boşandığı eşinin soyadını kullanmaya devam ettiği davanın açıldığı tarih itibari ile davalı kadının 7 yıldır eşinin soy ismini kullandığı anlaşılmıştır. TMK’nin 173/4. maddesi uyarınca kadının boşandığı eşinin soyadını kullanmaya ilişkin iznin kaldırılabilmesi koşulların değişmesi haline bağlı olup, ispat yükü boşanan kadının soyadının kullanılmasında artık menfaati kalmadığı yahut kadının soyadını kullanmasının kendisine zarar verdiği iddiasında bulunan davacıdadır. Tarafların ortak çocuklarının velayeti davalı annede bulunduğu, çocukların halen ergin olmadığı, bu kapsamda çocukların üstün yararının devam ettiği, keza davacı koca tarafından kadının soyadını kullanımından kaynaklı somut bir zararın da ispat edilemediği, taraflar arasında kadın hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile sonuçlanan soruşturma dosyası bulunması ve karşılıklı kişisel ilişkiye yönelik dava bulunmasının da tek başına kocanın soyadının kullanımından kaynaklı zararına dayanak gösterilmeyeceği, netice olarak davanın reddi gerektiği gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu davanın kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiş ve hükmün bozulmasına karar verilmiştir.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2016/1506 E., 2016/5170 K. Sayılı 17.03.2016 tarihli kararı;

“Davacı kadın 1961, davalı erkek 1960 doğumlu olup, ... Devleti vatandaşı iken evlenmişler, 1985 yılında doğan ... isimli çocukları ile birlikte 09.09.1990 tarihinde Türkiye’ye göç ettikten sonra, 04.06.1991 tarihinde ... kararı ile Türk vatandaşlığını sonradan kazanmışlardır. Türk vatandaşlığını kazanma sırasında aile fertlerinin tamamı “...” soyadını almıştır. Taraflar ... devleti vatandaşı oldukları sırada; davacı kadının bekarlık soyadı “...” iken, davalı ile evlenmesinden sonra kocasının soyadı olan “...” soyadını almıştır. Davacı kadının ... vatandaşlığının sona ermiş olması, Türkiye’ye geliş sırasında eşi ile birlikte Türk vatandaşlığına geçerek “...” soyadını almış bulunması karşısında, kadının boşanmakla doğrudan kullanmaya başlayacağı bir bekarlık soyadı bulunmamaktadır. “...” soyadını kullanmasına devam etmesinin davalı erkeğin menfaatlerini olumsuz olarak etkileyeceği yönünde yeterli kanıt ileri sürülmemiştir. Davacı kadının Türk vatandaşlığını kazandığı 1991 yılından beri uzunca süre kullandığı “...” soyadını kullanmasında menfaati bulunmaktadır. Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamış, hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2022/8087 E., 2022/7712 K. Sayılı 04.10.2022 tarihli kararı;

“Somut uyuşmazlıkta, tarafların boşandıktan sonra da birlikte yaşamaya devam ettikleri ve davalı kadının davacı kocanın soyadını kullanmasına ilişkin davasının bu dönemde İstanbul Anadolu 16. Aile Mahkemesi’nin 2017/461 esas sayılı dosyasında verildiği anlaşılmaktadır. Ancak, bundan sonra davalı kadının, başka bir erkek ile fiilen birlikte yaşadığı ve o kişiden çocuk sahibi olduğu gözetildiğinde davacı erkeğin soyadını kullanmasında menfaati olduğundan söz edilemeyeceği gibi, davacı erkeğin de iznin kaldırılmasını talep etmekte haklı olduğunu kabul etmek gerekir. TMK m. 173/3 koşulları oluşmuştur. Açıklanan nedenlerle, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2013/6259 E., 2013/26355 K. Sayılı 14.11.2013 tarihlikararı;

“Toplanan delillerden; davalı kadının, 03.06.2009 tarihinde kesinleşen anlaşmalı boşanma kararı gereğince boşandığı kocasının “N...” olan soyadını taşımasına izin verildiği, bu iznin kaldırılmasını gerektirecek Türk Medeni Kanununun 173/3. maddesi anlamında bir durumun kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Davacı kocanın, davalı kadının “N...” soyadını taşımasına iznin kaldırılması davasının reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulü doğru bulunmamıştır.”